Dava şartı zorunlu arabuluculuk, Türkiye’de ilk kez 02.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile alternatif olarak uygulanmaya başlamıştır. Arabuluculuk, dünya geneline bakıldığında çok geç hukuk sistemimize eklenmiş bir çözüm yolu olsa da gerçekleştirilen eğitim ve araştırmalarla standardın üstünde performans göstermektedir.
Hangi Uyuşmazlıklarda dava açmadan önce zorunlu olarak arabuluculuğa başvurmak gerekir?
Özel hukuk uyuşmazlıklarından bazılarında, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunlu olup, bu kapsamdaki uyuşmazlıklar şunlardır:
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabuluculuk şartı getirilmiştir. Dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur. Arabuluculuk şartına bağlanmış bir uyuşmazlığın varlığına rağmen son tutanağı dava dilekçesine eklemeyen tarafa bir haftalık süre tanınır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında açılan davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.
Doğrudan iflas ya da konkordato süresi verilmesi gibi çekişmesiz yargı işlerinde dava şartı olarak arabuluculuk tutanağı aranmaz. Ayrıca, kanunlarda, taraflar arasındaki sözleşmelerde tahkim şartı ya da farklı bir çözüm yöntemi belirtilmiş ise davada arabuluculuk şartı aranmayacaktır.
Mahkemelerde sıkça karşılaşılan uzun süreli dava ve yargılamalar yerine, çok daha kısa süren arabuluculuk görüşmeleri yoluyla uyuşmazlığınıza kesin çözümler bulmak mümkündür. Arabuluculuk sonucu düzenlenen anlaşma tutanağı, uyuşmazlığı kesin olarak karara bağlar.
Uzun süren davalarda ortaya çıkan yüklü yargılama masrafları yerine, daha az emek ve masraf gerektiren arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak, diğer uyuşmazlık çözüm yöntemlerine kıyasen çok daha ucuzdur.
Tüketici Mahkemelerinde görülen ve değeri 11.330,00 TL yi (2021 yılı için) aşan (Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 73/A maddesinde belirtilen istisnalar haricindeki) uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.
Dava Şartı Zorunlu Arabuluculuk hususu gerekli hukuk eğitimini tamamlamış ve arabuluculuk eğitim ve sınavlarını tamamlamış kişiler tarafından yerine getirilmektedir. Eğer zorunlu hale getirilmiş davalarda arabuluculuk tutanağı gerçekleştirilmeden dava açılırsa ilgili Mahkemelerce dava; dava şartı yokluğundan reddedilmektedir.
Bu sebeple yukarıda bahsi geçen konulara dair uyuşmazlıklarınızda öncelikli olarak konunuzun arabuluculuk şartı taşıyıp taşımadığını öğrenerek hareket etmeniz gerekecektir. Dava Şartı Zorunlu Arabuluculuk dışında süregelen uyuşmazlıklar içinde arabulucu hizmeti alabilir ve daha ekonomik ve kısa sürede uyuşmazlıklarınızı çözümleyebilirsiniz.
Denetim hizmetleri, bir işletmenin finansal ve hukuki süreçlerinin şeffaf, yasalara uygun ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak için kritik bir rol oynar. Vergi denetimi, işletmelerin vergi yasalarına uyumunu kontrol ederek olası riskleri minimize eder ve vergi yükümlülüklerinin doğru bir şekilde yerine getirilmesini sağlar. Ayrıca, mali denetim ile işletmelerin mali tabloları detaylı bir şekilde incelenir, bu sayede finansal hatalar ya da yanlış uygulamalar tespit edilerek düzeltilir. Şirket içi denetim süreçleri ise firmanın genel operasyonlarının ve politikalarının, yasal düzenlemelere uygun bir şekilde yürütüldüğünden emin olmayı sağlar. Bu hizmetlerle, şirketlerin yasal süreçlerde karşılaşabileceği sorunlar önceden belirlenip gerekli önlemler alınarak, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir işletme yapısı oluşturulur.
Hukuki strateji hizmetleri, bir şirketin ya da bireyin uzun vadeli hedeflerine ulaşmasında yol gösterici bir rehberdir. İş dünyasında hukuk danışmanlığı, ticaret hukuku ve sözleşme hukuku gibi alanlarda verilen stratejik yönlendirmeler, firmaların yasal zorlukları aşmasında ve rekabet avantajı elde etmesinde kritik bir rol oynar. Ticari sözleşmelerin hazırlanması, birleşme ve devralma işlemleri, uluslararası ticaret stratejileri, fikri mülkiyet hakları gibi konularda uzman görüşü sağlanarak, işletmelerin faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde yürütmeleri desteklenir. Hukuki riskleri minimize etmek ve iş dünyasında rekabet avantajı kazanmak için doğru stratejik adımlar atmak, işletmelerin uzun vadede başarılı olmasının anahtarıdır.
Sürdürülebilirlik hukuku, işletmelerin hem çevresel hem de toplumsal sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak adına önemli bir danışmanlık hizmetidir. Çevre hukuku kapsamında, firmalar çevreye duyarlı üretim süreçleri geliştirmeye ve çevre yasalarına uyum sağlamaya teşvik edilir. Bu, sadece yasal yükümlülükleri yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda firmaların itibarını artırarak sosyal sorumluluk projeleriyle de topluma fayda sağlamasına olanak tanır. Kurumsal sürdürülebilirlik politikaları, işletmelerin uzun vadede sadece finansal performansa değil, çevresel ve sosyal etkilere de odaklanmasını sağlar. Bu doğrultuda, sürdürülebilir büyüme hedefleri doğrultusunda alınacak hukuki kararlar, hem topluma hem de çevreye katkı sağlarken, işletmelerin daha sağlam ve güvenilir bir yapıya sahip olmasını destekler.